期刊论文详细信息
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Ekonomik ve Sosyal Münasebetler Özelinde Vidin’de Müslim-Gayrimüslim İlişkileri (1700-1750)
Zülfiye Koçak1 
[1] BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ, FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ;
关键词: islamic law;    ottoman state;    shari‘a registries;    vidin;    non-muslim;    i̇slâm hukuku;    osmanlı devleti;    şer‘iyye sicilleri;    vidin;    gayrimüslim;   
DOI  :  10.18505/cuid.450472
来源: DOAJ
【 摘 要 】

Osmanlı Devleti, etnik bakımdan çok farklı unsurları bünyesinde barındırmış ve bunu da hukuk temelli bir perspektiften organize etmiştir. Bu bağlamda XVIII. yüzyılda Batı seferleri için stratejik bakımdan önemli bir konuma sahip ve yüzyılın başlarından itibaren “darü’l-cihad ve’l-mücahidin” olarak anılan Vidin’de Müslüman ve gayrimüslim tebaanın refah ve huzur içinde hayatını devam ettirmesi yönünde gerekli tedbirleri almış ve bu durum tarihi bir örnek teşkil etmiştir. Elinizdeki bu çalışmada 1700-1750 yılları arasında Vidin’de yüzyıllardır aynı şehri, aynı mahalleyi, aynı sokağı ve aynı kamusal alanı paylaşan Müslim-gayrimüslim halk arasındaki ilişkilerin ekonomik ve sosyal boyutu üzerinde durulmuş, iki zümre arasındaki gerilimli alanlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın temel kaynaklarını bugün Bulgaristan Ulusal Kütüphanesinin Şark kısmında bulunan, ilgili dönemde kadılar tarafından tutulan ve şer‘iyye sicili olarak da bilinen 15 adet defter oluşturmuştur. Şehir tarihi çalışmalarının ana kaynaklarını teşkil eden şer‘iyye sicilleri, Vidin’de Müslim-gayrimüslim ilişkileri hakkında fikir veren sayısız örneklerle doludur. Bu örneklerin incelenmesi, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altındaki gayrimüslimlere nasıl baktığını ve millet sistemini nasıl uyguladığını ortaya koyması açısından da büyük önem taşımaktadır.ÖzetGünümüzde Bulgaristan’ın kuzeybatısında yer alan Vidin, M.Ö. I. yüzyılda Tuna Nehri’nin sağ tarafında Romalılar tarafından kurulmuş ve Bononia olarak adlandırmıştı. Ortaçağ boyunca Müslümanlarca V’din olarak adlandırılan bu yerleşimi Bulgarlar kuruluşundan yaklaşık 800 yıl sonra bir kale mahiyetine büründürmüşlerdi. Sınır şehri olması nedeniyle sürekli el değiştiren şehir, 1396 tarihli Niğbolu Savaşı’nın ardından Osmanlının egemenliğine alınmıştı. Bu tarihten XVI. yüzyılın başına kadar Vidin, Sırbistan, Eflak ve Macaristan’a karşı Osmanlının önemli serhat şehirlerinden olmuştur. Vidin’in bu önemi Osmanlı Devleti’nin Belgrad, Budin ve Temeşvar’ı ele geçirmesinin ardından giderek azalmış ancak 1683-1699 yılları arasında gerçekleşen Büyük Türk Şavaşları esnasında Habsburgların bölgeye hâkim olmasının ardından Vidin yeniden Macarlara ve Eflaklara karşı sınır konumuna gelerek eski önemini kazanmıştır. Bu durumun Vidin üzerinde yarattığı baskı 1739 Belgrad Antlaşması ile kalmış olsa da Avusturya ve Osmanlı Devleti arasındaki çatışmalar tamamen bitmemiş XVIII. yüzyıl boyunca mücadeleler devam etmiştir. Çalışmaya konu olan zaman diliminde Vidin, Osmanlılar açısından birinci derecede serhat şehri olma özelliğini korumuş ve yüzyılın başlarından itibaren “darü’l-cihad ve’l-mücahiddin” olarak anılmaya başlanmıştır. Coğrafi konumundan dolayı Vidin’de yerleşik halkın büyük çoğunluğunu askeri sınıf mensupları oluşturmakta ve Müslümanlarla gayrimüslimler bir arada yaşamaktaydı. Şehirde Osmanlı egemenliği tesis edildikten sonraki süreçte Müslüman nüfus sayısı fazla iken XVII. yüzyıl boyunca gayrimüslim nüfus sürekli şekilde artmış XVIII. yüzyıla gelindiğinde Vidin ve ona tabi kaza ve nahiyelerde vergiyle mükellef 23.961 gayrimüslim erkek yaşamaya başlamıştı. Müslümanlarla gayrimüslimlerin neredeyse eşit sayıda yaşadığı Vidin’de Osmanlı Devleti, İslam Hukukunun gayrimüslimleri yönetme esaslarını temel almıştır. Bu hukuk sisteminde, dinsel ayrılıklar göz önüne alındığından gayrimüslimler, Müslümanların ibadetleriyle mükellef tutulmamış, onlara yasak olmayan fiiller, İslâm hukuku açısından aykırılık oluşturmamıştır. Osmanlı Devleti, Vidin’de yaşayan gayrimüslim vatandaşlarına İslam Hukuku kurallarını uygulamamış, onları özel hukuk alanında kendi dini ilkelerine tabi tutarak belirli sınırlamalar dâhilinde sosyal ve dini yaşamlarını sürdürmelerine müsaade etmiştir. Uygulanan bu sistem sayesinde Vidin’de yaşayan Müslim ve gayrimüslim vatandaşlar gündelik ilişkilerinde çok ciddi çatışmalar yaşamadan birlikte yaşamayı sürdürebilmişlerdir. Bu çalışmanın asıl amacı XVIII. yüzyılın ilk yarısında Vidin şehrinde yaşayan Müslim ve gayrimüslimlerin ne tür konular aracılığıyla birbirileriyle nasıl ilişkilendikleri ve bu ilişkileri hangi dinamikler üzerinden devam ettirdiklerini ortaya koymaktır. Bunun için de sosyal tarih çalışmalarının birinci elden kaynakları olan ve 1700-1750 yılları arasında Vidin Şer‘iyye mahkemesi tarafından tutulmuş olan dava kayıtlarındaki Müslüm-gayrimüslim davaları gözden geçirilmiş bazı tespitler yapılmıştır. Müslim- gayrimüslim ilişkileri ekonomik ve sosyal konular olarak iki ayrı sınıflamaya tabi tutulmuş her konu farklı alt başlıklar şeklinde dava örnekleriyle desteklenerek açıklanmaya çalışılmıştır.Vidin mahkeme kayıtlarına yansıdığı kadarıyla şehirde yaşayan Müslim-gayrimüslim ilişkilerinin büyük kısmı ekonomik konular temelinde gelişmekteydi. Bu anlamda şehirde varlığını sürdüren esnaf gurupları arasında herhangi bir dini ayrışmanın olmadığı dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra Müslümanlarla gayrimüslimler arasında çok sayıda ev, arsa, dükkân ve bağ satışı gerçekleşmiş, bu konular çoğunlukla tescil amaçlı mahkemeye yansımıştır. Yine Müslümanlarla gayrimüslimler arasında ticari ilişkilerin kurulduğu, tarafların birbirileriyle iş ortaklığı yaptığı, kişiler arası yardımlaşmanın bir örneği olarak değerlendirilebilecek borç alıp verme olaylarının yaşandığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. İncelenen dönemde Vidin toplumunu oluşturan Müslim ve gayrimüslim halk arasında çok çeşitli sosyal ilişkiler de kurulmuştu. Gayrimüslimler, evlenme ve nikâh işlerini kendi cemaat mahkemelerinde çözebilme hakkına sahip olmalarına rağmen bu işleri için sıklıkla şer‘iyye mahkemelerine başvurmuşlardır. Bu türden davalarda genellikle Müslümanlarla şahitlik noktasında ilişki geliştirmişlerdir.  Gayrimüslimler, Müslümanlarla olan davalarında Müslüman şahit bulma konusunda sıkıntı yaşamamışlar, birçok Müslüman kendi dindaşları aleyhine hiç tereddüt etmeden şahitlik ve kefillik yapmıştır. İncelemeye konu olan elli yıllık zaman süresinde Vidin’de birlikte yaşamış Müslümanlarla gayrimüslimler arasında iki yaralama ve az sayıda hırsızlık davası mahkemeye yansımış, her iki grup arasında öldürme olayı gerçekleşmemiştir.  İki gurup arasındaki küçük sayılabilecek münferit bazı olaylar büyük çatışmalara ve ayrışmalara mahal verilmeden kısa sürede şer‘iyye mahkemelerinde  çözüme kavuşturulmuştur. Bütün dava kayıtları göz önüne alındığında Vidin kadısının kendisine müracaat eden gayrimüslimleri Müslümanlardan ayrı tutmadığı, bu anlamda hakkaniyet prensibinden taviz vermediği görülmektedir.Vidin’de gerek ekonomik gerek sosyal temelli sürdürdükleri ilişkilerde hem Müslümanlar hem gayrimüslimler gerilimsiz bir ortamda birlikte yaşamayı becerebilmişlerdir. Günümüzde ulaşılan eğitim ve kültür seviyesinde bile dünyanın birçok yerinde yaşanılan din temelli çatışmaları düşündüğümüzde XVIII. yüzyılın ilk yarısında Vidin’de yaşayan insanların barış içerisinde yaşamayı başarmış olmaları manidardır.

【 授权许可】

Unknown   

  文献评价指标  
  下载次数:0次 浏览次数:0次